Durup baktığım yerden hayat o kadar garip geliyor ki , en çokta insan psikolojisi garip bu noktada , özelliklede Türk toplum psikolojisi tamamıyla bir sosyo patolojik vaka - umarım bu tanımı doğru yerde kullanmışımdır , hahahaha - . Geçmişten gelen toplum travmalarının izlerini ve çeşitli sonuçlarını bugün toplumun her kesiminde görememek işten bile değil . İnsanları oturup , hareketlerini , konuşmalarını vb. şeylerini incelemek ve anlam vermeye çalışmaya çalışmak - asla mümkün değil ama - artık günlük hayatımın bir parçası oldu .
Böyle diyorum ama sanılmasın ki ben harika bir psikolojide muhteşem , hüper , süper bir insancığım - tabi ki de muhteşem biriyim ehüü ama konu bu değil hahahaha - . Benim psikolojim ölmüş ama toprak atanım yok . Kendime de uzaklaşabileceğim en uzak mesafeden bakmaya çalışıyorum . Kendimi izledikten bir süre sonra eleştirdiğim toplumun hareketlerini ve psikolojik dürtüleri tarafından ele geçirilmiş halde görüyorum .
Türk halkının özellikle son 2 yüz yıldır yaşadıkları toplu travmaların , toplum psikolojisinin nedeni açıklar nitelikte . Mark Wolynn ,' Seninle Başlamadı ' da şöyle der ,
Bazen acı kendini ifade edebilecek veya çözüme kavuşabilecek bir yol bulabilene kadar saklı kalır . Bu ifadeler genellikle bir sonraki nesilde bulunur ve açıklaması zor belirtiler halinde yüzeye çıkabilir . '
Bu paragrafta bahsi geçen travma kaynakları aileler olsa da bütün bir ülkenin toplumunda benzer psikolojik sorunlar olmasının nedeni kendimce yakın tarihimizin arkasındaki hüzün , zorluklar , ayrılıklar - mübadele - , savaşlar , yönetim değişimleri , darbeler , siyasi çalkantılar , sağ sol kavgaları , idamlar vb. gerçekten de küçümsenemeyecek kadar büyük olaylar olarak görüyorum . En basit olaylar bile üstü kapatılıp yüzleşmeyince nesiller boyu taşınan bir travmaya dönüşürken , bu kadar ağır şeyler yaşayan bir millet asla yaşadıklarını bastırması ve asla yüzleşmemesi şimdi büyük toplumsal dev bir sorun yumağı haline gelmesine yol açmıştır .
Atalarımızın psikolojik sorunlardan kaçmaları ve bunu ayıp addetip hakkında bile konuşmaması da bence bizim psikolojiden öcü gibi korkmamıza en büyük nedenlerinden . Psikoloğa asla gidemeyip , gidenlerin ayıp bir şey yapmış gibi gitmeleri , gizlemeleri ve bunu duyan kişilerin psikoloğa giden kişiyi yoğun bir ilenç altına alması , yanlış bir şey yapmışta bedelini ödüyor gibi hissettirmeleri hep bu sebebe bağlıyorum .
Hatta şöyle ki , tip 1 diabet olduğum için gittiğim genel kontrollerde doktorum bana , ' tip 1 diabetlerin psikolojik destek muhakkak almaları lazım , şekerini dış etkilerin , stresin , etkileyip bozmaması lazım , hastalığına sahip herkesin gitmesi lazım , seni niye hiç göndermemişler ? Seni psikiyatriye yönlendiriyorum ' dedi . Bende bu olayı anneanneme anlatıyordum ki , anneannem aşırı bozuldu ' kendi gitsin o !!! ' diye kızdı . Aynı şekilde ben konuşma arasında başkalarına anlatınca yine ailemin büyük fertlerinin , niye böyle bir şeyi anlatıp kendimi ' deli ' yerine koydurduğum ile ilgili bir nutuk dinledim . Onların nezdinde gerçekten de büyük bir ayıptı bu , aileden birinin onların düşüncelerinde 'deli' (!) olması kabul edilemez bir olaydı , bir an Türk dizisi fon müziği girip , töre bunu gerektiriyor , o ailenin adını kirletmiştir , deyip beni vuracaklar sandım hahhaha .Şakası bir yana yüzleşmekten korktuğumuz duygularımız ve kalıtsal aile travmalarımız bizim topluğumuzun modern zaman problemlerinin başını çekmekte . Joseph Campbell'in kendime motto haline getirdiğim , ' Girmekten korktuğunuz mağara , aradığınız hazineyi barındırır ' sözünü derken ki haklılığını bir kez daha görüyorum .
Not : Aslında bu yazıda yazmak istediğim , gözlemlediğim toplumsal psikolojik problemlerdi ama sadece konuya girmem bile bu kadar sürdü , bende bunu naçizane, haddime olmayarak bir seri olarak yazmaya karar verdim .