' The Help ' yani, 'Duyguların Rengi ' , evet en kötü İngilizceye sahip biri bile çevirisinin bu olmadığını bilir , niye böyle isim seçmişler ki .
Neyse konumuza dönelelim , filmi 1500 kişi tavsiye edip 'izleee ' diye baskı yapınca izledim -sonunda - ve film bitince ' vay bee ' olunca hemen yazmalıyım dedim , çünkü bu filmi herkes izlemeli , gerçi izlemeyen kaldı mı bilmiyorum ama olsun . Film ırkçılık konulu 1500 diğer film gibi değildi , çok farklıydı , duyguları çok iyi yansıtmıştı , oyunculardan , kostümlere her şeyini çok sevdim .
Filmin konusu ;
Neyse konumuza dönelelim , filmi 1500 kişi tavsiye edip 'izleee ' diye baskı yapınca izledim -sonunda - ve film bitince ' vay bee ' olunca hemen yazmalıyım dedim , çünkü bu filmi herkes izlemeli , gerçi izlemeyen kaldı mı bilmiyorum ama olsun . Film ırkçılık konulu 1500 diğer film gibi değildi , çok farklıydı , duyguları çok iyi yansıtmıştı , oyunculardan , kostümlere her şeyini çok sevdim .
Filmin konusu ;
1960lar , kölelik kalkmış olsa da ırkçılık , çok yüksek bir şekilde yaşanmaya devam ediyor . Siyahilere karşı yapılan kötü muameleler , kölelikten farkı olmayan hizmetçilik , ırkçılık nedeniyle öldürülenler , hatta yasalar bile siyahilere karşı çok zalim .
Mississippi 'nin bir kasabasında yaşayan Skeeter ( Emma Stone ) , üniversite için kasabadan gitmiştir, mezun olup kasabaya döner . Fakat o döndüğümde bütün arkadaşları evlenip , çocuk sahibi olmuştur bile ama o evlenmek yerine çalışmaya karar verir . Hayali olan yazarlık için bir gazeteye başvurur fakat daha yeni mezun tecrübesiz biri olduğu için gazetede , temizlik bölümü ile ilgili yazması istenir .
Temizlik hakkında hiçbir şey bilmeyen Skeeter , soluğu arkadaşının hizmetçisi olan Aibileen 'in yanında alır . Aibileen ( Viola Davis ) , bütün hikayeyi anlatan karakter , 14 yaşından beri hizmetçi olarak çalışıyor ve hayatı boyunca 17 çocuğa bakıcılık yapmış , onları büyütmüş . Skeeter, ondan temizlik köşesi ile ilgili yardım alırken , uzun süredir görmediği arkadaşlarının , onları büyüten , ailelerinden daha çok ilgilenen insanlara, tıpkı anneleri gibi nefret ettiğini görür , onlar büyüdükçe tıpkı aileleri gibi olmaya başlamıştır . Bu durumundan rahatsız olan Skeeter , hizmetçilerle röportajlar yapıp hayatları ile ilgili bir kitap yazmaya karar verir , böylece gizlice kitabı yazmaya başlarlar .
Film ile ilgili yorumlarım ;
Aibileen , karakterine çok üzüldüm , zaten kadın da sürekli melankolik takılıyordu . Filmi durdurup da replik aldığım tek karakterde o oldu . Beyazlardan çektiklerine rağmen, onların çocuklarını çok seviyordu , fakat o bakıp büyüttüğü çocuklar , büyüdüklerinde ona düşman kesilip , onlarla zerre ilgilenmemiş, anneleri gibi, davranmaları çok sinir bozuydu .
Aibileen'in çocuklara cesaret vermesi , onların değerli olduklarını hissettirmeye çalışması, en sevdiğim yönü oldu , fakat onlara cesaret verirken siyahilere cesaret verememesi - başta kendine - beni çok üzdü .
Skeeter , annesi ona küçükken çirkin muamelesi yapmış diye , kendine özgüveni olmaması çok sinir bozucuydu . Yani bir anne çocuğuna nasıl böyle davranır anlamıyorum . Sketeer'ın cesaretini çok sevdim , diğer beyazların yaptıklarına göz yummasını da sevdim. Tek elbiselerini sevmedim , herkes o kadar harika 60lar elbiseleri giyerken o çalışan kadın modelinde , düz ve çirkin elbiseler giyiyordu .
Minny ( Octavia Spencer ) , karakteri filmde ki en sevdiğim karakter oldu herhalde , çok açık sözlüydü ve rahattı . Karakteri çok eğlenceliydi ve Aibileen ile olan arkadaşlığını çok sevdim .
Celia ( Jessica Chantain ) , karakteri Minny den sonra, en sevdiğim karakter oldu herhalde . Celia da çok enerjik , mutlu ve heyecanlıydı .
Salaklık derecesinde saf olsa da, gerçekten iyi kalpli biriydi , belki de bunun sebebi , zengin biri olarak büyümemesidir . Siyahilere karşı herhalde ondan daha iyi davranan filmde yoktu , mesela siyahilere dokunmaya iğrenenlerin aksine o , onlara sarılıyor ya da onlarla aynı masada yemek yiyordu .
Hilly ( Bryce Dallas Howard ) , güzel yüzünün aksine , tam bir masallardaki cadıların gerçek versiyonu gibiydi , gerçekten de nefretlik bir karakterdi ,film boyunca suratına kürekle vurmak istenen türden hareketlerle dolandı durdu . Irkçılığın kasabada ki bence en büyük nedeni oydu , şımarık , tek kendinin sözü dinlensin isteyen , baskıcı ve kafasına bir kaç kilo saç spreyi boşaltmış bir tipti yani nasıl olduğunu az çok hayal edebilirsinizdir .
Elizabeth ( Ahna O' Reilly ) , yani Aibileen 'ın patronu . Dışarıdan sessiz gözüken ve pekte zararı olmayan bir karakterdi ama ben gerçekten sinir oldum . Hilly ne derse yapıyordu , belki onu dinlemese böyle olmazdı . Fakat beni en sinir eden şeyi çocuğuna karşı tavrıydı , bak hatırladıkça yine sinirleniyorum . Skeeter 'ın annesine kızmamın nedeni ile aynı , çocuğunu çirkin bulduğu için , hiç ilgilenmiyor . Hatta kızı artık annesi olarak Aibileen'ı görüyor . Halbuki kızı çok tatlıydı , gerçekten sinir oldum !
Film size çok şey hissettiriyor , sanki size yapılmış gibi sinir oluyorsunuz . Amerika'nın iğrenç yüzünü görüyorsunuz , şuanda her ne kadar çok şey değişmiş olsa da , ben bütün Amerikalıların
öyle düşündüğünü düşünmüyorum , hiç Amerika da ırkçı bir olaya şahit olmadım ama zengin beyaz Amerikalıların halen aynı olduklarını düşünüyorum , sadece ırkçı değilmiş gibi yapıyorlar bence .