Nasıl başlamalıyım , nasıl yazmalıyım bilmiyorum ama bir şekilde başlamalıyım . Bu konuyu içimde defalarca yazdım , yazdım sildim , bu sebeptendir ki , sanki buraya da yazmış gibi hissediyorum . Buraya yazmadım mı hiç ? Yazdım elbette ama yazıp yazıp sildim . Blogumu ilk açtığım aylarda da yazmıştım, bu konuyu ama gelen tepkiler pek olumlu değildi ve yanlış anlaşıldım , sonrasında ise sözde kimseyi takmayan ben bu yazıyı sildim , çünkü yanlış anlaşılmıştım , yoksa birilerini düşüncelerimin farklılığı ile rahatsız etmişim etmemişim, pekte umurumda değil . Ben girdim konuya ama konunun ne olduğunu yazmamışım 😂 , konumuz kitaplar - ne kadar da , alışı gelmemiş bir konu (!) - .
Ben kendimce bir bloggerım , başarılıyım, değilim , o tartışılır , ki kişiden kişiye başarı olgusu da farklıdır , ben büyük bir kitleye hitap edeyim , herkes beni okusun derdinde değilim , ki çok yüksek seviyeli (!) youtube bloggerları sayesinde , az olan blog okumaları artık hiçe yaklaşıyor da zaten . Yani şimdi birinde böyle boş boş seyrediyorsun , birini de okuyorsun , kimi tercih edecekleri belli değil mi zaten .
Ne diyordum , karıştı - artık ne kadar sinir olduysam 😂 - , benim amacım gelecekte, dönüp hayatıma bakınca , bir şekilde bana güzel anılarımı hatırlatacak ve arada güldürecek , kalıcı bir yer . Burada ne kadar kendimi yansıtmak istesem de , bir o kadar da yansıtmak istemiyorum . Yani bir yanım ortada iken , diğer yanım hakkında bilinmezlikler var . Mesela, siyasi , dini görüş , nasıl göründüğüm, kişisel hayat - ki bunu gösteriyor gibi yapıyorum ama aslında görülen , sadece buz dağının görünen kısmı - , eğitim - bu konuya da geleceğim ama bu o yazı değil - ve kitaplar . Kitaplar hakkında yazmayan , blogger mı olurmuş demeyin , ben istisna olmayı severim 😜 .
Bloggerlar , ekseriyetle kitap yorumları ile ünlü , arada kendi arkadaşlarımdan da çıkıyorlar , kitap yorumları yapacağım nasıl blog açayım, diye - ama hiçbiri açmadı niyeyse - . Peki , ben inatla niye yazmıyorum, kitap okumuyorum mu ? Hayır , kendimce okumaya çalışıyorum , peki yeterli mi , kimisi için çok kimisine ise , az . Benim için ise , yeterli değil ama uğraşıyorum daha çok okumak için . Kendimi yeterli görmediğim için kitap yorumu yapmıyorum ve çoğunlukla da yorumları okumuyorum , arada okuduğum çok az kişi var, o kadar . Ben diyelim, on okumuşum ama onu yazan yazar onu yazmak için en az bin okumalı , ki okumuştur da - wattpad de yazanlar buna dahil değil , o kadar okusa bir insan bu kadar düşük seviyeli şeyler yazmaz zaten - . Farklı düşünceleri öğrenmek istiyorum , roman fazla okumuyorum , çünkü ben 10 yaşımdayken , 20 yaş üstünün kitaplarını okuyordum ve hep yaşımın üstünde okudum genel olarak, sonuç olarak da, zaten çok okuduğum için , roman okumayı - artık - o kadar da önemli görmüyorum ve bana artık basit geliyor , yılda iki - üç roman anca okuyorumdur , okuduğum kitaplar ekseriyetle , tarih , öykü , düşünce , az da olsa felsefe kapsamında , kendi seviyemi yükseltmek için uğraşıyorum .
Yakında zamanda , Nazım Hikmet'in bir kitabını almıştım , sonunda ortalık karıştı , ki Nazım Hikmet'in şiirlerini çok sevdiğimi , herkes bilir ama kitap olunca bir ortalık karıştı nedense . Ne yapıcan komünist yazarı , dediler ama ben komünizm artık bitti dedim , aldığım cevap , ' ama senin gibiler geri başlatabilir ' - ooo ne güçlü bir karaktermişim ben yahu 😂 - . Düşünceleri ve korkuları , kitapların yasak olduğu dönemden , ki kaldı ki , o dönemlerde hepsi yasaklı olan kitapları okumuşlar , yakın zamana kadar gizlice okunurdu bizim okuduğumuz kitaplar . Çünkü şeriat gelecek korkusu , öyle bürümüş ki gözlerini , neyse bu konuya girmeyeceğim , girersem çıkamam çünkü .
Ne diyordum , Nazım Hikmet , hakkında konuşmak bana düşmez, çünkü dedim ya ben şimdiye kadar toplasan topu topu toplamda kaç kitap okumuşumdur , buna hakkım yok . Fakat size bir yerden örnek verebilirim , yanlış hatırlamıyorsam , Münevver Ayaşlı'nın , Pertev bey serisinde , Nazım Hikmet'in , aslında yazılarının pekte bir özelliği olmadığından , komünizmi kullanarak , bir yerlere geldiği geçiyordu - yani bu tarz bir şeydi , tam metni hatırlamıyorum - . Bu bana çok mantıksız gelmişti başta ama zamanla , Nazım Hikmet'in yazdıklarından , komünizmi çıkarınca düşündüm pek fazla bir şey kalmadı aklımda , tabi istisnalar kaideyi bozmazsa . Ve bu sefer, şiirlerine farklı bir şekilde bakarak okudum , o zaman çok keyif aldığım şiirleri bana çok sönük geldi . Kendime hayret ettim , nasıl böyle olabildi diye . Farklı bir düşünce ile bakınca , her şey farklı geliyordu insana . İnsan ister istemez etkileniyor sonuçta . Bu sebepten de , kitap yorumlarını okumam , yazmam da , buna hakkım olmadığını düşünmek de olsa , bunun bu konuda , etkisi de yok denemez .
Kitap yorumlanmasından hoşlanmamamın , bir diğer sebebi ise , yorumcuların - sadece blogger olarak yazanlar değil , youtube ve instagramda da , kitap yorumlayanları da kapsıyor bu - yüksek oranlarda , popüler ve çok satanları yorumlaması . İnstagram , küçük prensler , kürk mantolu Madonnalar ile dolu , birde yanına kahve , sorsan hepsi tiryaki , eee kitap yanında çay içilmez mi ? Sadece kahve içilecek ve mum yakılacak diye bir kaide var herhalde.
Birde o mumların , kitapları tutuşturma ihtimalinden hiç mi korkmuyorlar , ben fotolarını görünce kafayı yiyorum , bu ne rahatlık kardeşim . Kitap kutsaldır , kalemde öyle , onlara dikkat etmeliyiz , saygı duymalıyız . Kardeşlerim bazen kitapları yada kalemleri yere koyuyor , kıyametler koparıyorum . Osmanlı da , ilk matbaa , kurulduğunda insanlar uyurken ayaklarını , matbaanın olduğu yere doğru uzatarak uyumazlarmış , neden peki , saygıdan . Ben şimdi ayaklar altında kalan , o kadar kağıt görüyorum ki, inanamıyorum . Ama onları öyle yerlere serenlere sorsan , hepsi ağaç severdir , ne büyük bir tezat değil mi ?