En sevdiğim , hatta yolunu gözlediğim mevsim , sonbahar , geldi , pardon gidiyor demem lazım , bitti bitecek nerdeyse . Ama çok kısa sürüyor bu güzelim mevsim , ne olur sanki bu güzel renkleri biraz daha görsek . Sonbahar çocuğu olmamdan herhalde bu sevgim , kabak tatlısından da olabilir de şimdi ya da kestaneden de kaynaklı olabilir bak .
Her şeyi yemeğe nasıl bağlıyorum bende bilmiyorum , Enisle ( kendileri benim 4 yaşındaki canavar kardeşim olurlar ) akşam biraz birbirimize girdik , diğer kardeşim, resim hocasının zoru ile resim yarışmasına girince ne çizicem diye dolanıyordu , ben ondan daha fazla heyecan yapıp , bunu çiz, şunu da çiz , yok hepsini çiz diye heyecanlı heyecanlı konuşuyordum . İnsan ufağı da biz ne zaman anlaşsak araya girip , dikkat çekmek için gıcıklık yapar yine aynısı oldu . Sonra devam etti bende ' sana bu kalemi batırırım ' dedim , batırır gibi yaptım - gerçekten - daha dokundurmadan bastı yaygarayı , bana kalem batırdı diye , haydaaa ! Velete bak sen ya , bu da diğer kardeşim gibi uyanık çıktı neyse , bu böyle ağlayıp etrafa küçük emrah bakışları atınca acıdım sonunda , barışmak için - aslında sussun diye, kulağımın dibinde ağlayıp duruyordu - instagram dan yemek videoları açtım , hemen barıştık .
Kardeşimin gözünde ben ve Enis |
Neyse biz yemek videolarını izlemeye baya kaptırmışız kendimizi , ayran budalası gibi ikimizde ekrana bakıyoruz Enis benim canım çekti , yemek yiycem diye tutturdu hem de gece 12 'i geçmişti saat - evet o saatte uyanık - sonra bu hem yiyor hem video izliyor , bir yandan da abla içine ne koydu , bizde yapalım , sende yaparsın demi diyip duruyor ama bir yandan da gözü kapanıyor ama yemeyi hiç bırakmıyor .
Diğer kardeşime ' ikimiz tek yemek videosu izlerken kavga etmiyoruz ' dedim , o da ' ikinizde açsınız , o yüzden , dünyayı yediniz ' dedi . Bizdeki yemek aşkı genetik herhalde , ailecek sürekli ne yesek onu düşünüyoruz , hatta ben rüyamda yemek görüyorum o derece yani, Allahtan metabolizmamız hızlı, yoksa bizi evden vinçle çıkarmaları gerekirdi .
Son zamanlarda biraz kilo almıştım , yazın bir kilo artık son bir ayda bir kilo daha , tabi çevremdeki safinazdan bozma kızçeleri görüp bunalımlara girip çıkıyordum , bir çılgınlık yapıp diyete girdim , ama az kalsın açlıktan ölecektim , ama işe yaradı mı , yaradı ona bir şey diyemem . Bir haftada 2,5 kilo verdim , yarım hafta daha yarım yamalak devam ettim onda da yarım kilo daha verdim yanı kısaca 3 kilo verdim, kardeşime diyorum kilo verdim diye , heee vermişsindir (!) diyor , inanmıyor bana , sinir oluyor bana - kıskanç ne olacak hıhhh - . Ama son bir haftada o kadar çok yedim ki sanki herkesin bana garezi var, kilo aldırmaya çalışıyor.
Geçen hepsi birbirinden zayıf kızçelerin içinde somurtuk somurtuk oturuyorum , ben zayıflayamıyorum bari bunlar kilo alsın diye , hainlik yapıp fazladan onların tabaklarına yemek koyuyorum ama fark ediyorlar bu sefer hepsi bana zorla daha fazla yediriyorlar . Bunu anneme anlatıyorum , annem de bana ' sen ne zaman kötü biri oldun ' böyle diyor , hahaha . Ama onlarda bana aynısını yapıyor banane yaağğğğ - ergene bağladım , evet - .
Ben buraya nerden geldim ,nasıl geldim , niye geldim , gördünüz yürüdüm çıktım , pardon hat karıştı ama aklına bu replik gelmeyen yoktur herhalde , hahaha . Şeyi anlatıyordum aslında ben , sonbaharı, ama konu sapmış . Neyse sonbaharın renkleri, meyveleri , güneşsiz havası , giyilen kazaklar ve yağmur beni çok mutlu ediyor .
Sonbahar birçoklarını depresif yapıyormuş , muş diyorum çünkü bana böyle bir etkisi yok , daha çok mutlu oluyorum ben . Şimdi ben sonbaharı çok seviyorum ya hani , ama sonbahar beni hiç sevmiyor . İtiraf etmek gerekirse , küçükken sonbahardan nefret ederdim çünkü sonbahar demek , hastalık demekti , ve ben bir kere hasta olunca , o bütün yıl devam ediyordu . Çok zayıf bir çocuktum ben , çok çabuk hasta olurdum ama herkes gibi olmazdı hastalıklarım , bağışıklık sistemim zayıf olunca herkesi etkileyenin iki hatta üç - dört katı etkilerdi . Ve bütün sene hasta olmak gerçekten sinir bozucu oluyor .
Büyüdüm peki bir şey değişti mi , tabi ki de hayır . Bağışıklık sistemim zayıf olunca yaşım büyüse de bir şey değişmiyor , her sonbahar, şuraya gidicem şunu yapıcam , şunu fotoğrafını çekicem desem de , her zaman , evde yatak döşek hasta olarak , peçetelere sarılmış bir halde buluyorum kendimi .
Aslında tip 1 diyabet olduğum için her sonbaharın başında grip aşısı olmam gerek ama ben aşıyı olmaya çok üşeniyorum , sonra olayım diyorum fakat çoktan hasta oluyorum bile . Bu da kısır döngü halinde devam ediyor ve yaza kadar ben burnumu çekerek dolaşıyorum . Bu durumun en kötü yanı ise sürekli hasta olunca , kimseyi hasta olduğuma inandıramıyorum - özelliklede kardeşimi - , sen hep hastasın zaten diyorlar artık .
Son 3 gündür de bu sonbaharın en ağır gribine yakalandım , inşallah bütün yıl devam etmez , çünkü hiç azalmadı bile . Bu sefer hasta olmam tamamen benim suçum kabul ediyorum , saçımı yıkadıktan sonra evde pencereler açıkken kurutmadan dolaştım , öyle salıp kendi kendine kuruyunca , şekli daha güzel oluyor . Annem ama dedi bana , hasta olucan bak , git kurut şunu dedi ama çok akıllı olduğum için tabi ki de söz dinlemedim , sonuçta da bir güzel hasta oldum . Şuanda da burnumu çekerek bunları yazıyorum , aslında neden yazıyorum bende bilmiyorum .
Hak ettin bunu ! |
Neyse , nerden nereye geldim ben , yine saçma sapan konulara girdim , dedim gibi neden yazdığımı bilmiyorum öyle amaçsızca takılıyorum burada . 10 gündür sanırım yazmamışım bunu yazı olarak kabul eder misiniz , bilmem ama son zamanlar da ben böyleyim peki siz nasılsınız ?