Kendimi bildim bileli , hep okumayı severdim , hep okudum , heppp , beeeennnn heeeepppppp böyle muhteşemdim , aynen Nebahatt hanımcığım öyle bizde zaten yedi göbektir asiliz , saraylıyız , İstanbul hep bizim sonradan bu köylüler doldurdular işte , filan dermişim , ne güleriz ama değil mi ? Ahahaha yine çok gomikçiyim demii gölömm ? Tamam artistliğe gerek yok , olmadığım biriymiş gibi yapmaya da hiç gerek yok , o kadar delirmedim daha şükür .
' Hep okumayı severdim ' demeyi isterdim ama öyle bir şey mümkün değildi ne yazık ki , eğitim sisteminin en ruh hastası olduğu , kafa dağıtmak için sıra dayağı çeken sosyopat öğretmenlerin , psikolojik hasar verebildikleri ve kimsenin hiçbir şey yapamadığı o dönemin son mağdurlarından biri olarak , öyle bir okul hayatı içinde okumayı sevmem söz konusu dahilinde bile olamadı hatta bırakın okumayı sevmeyi , okumayı bile ruh hastası birinci sınıf öğretmenime olan nefretim ve öfkem yüzünden normal yaşıtlarımdan çok çookkkk sonra sökmüştüm .
Hayatımın en ama en iğrenç iki yılını - ki 6 yaşındayım bu sırada - bir sosyopat öğretmenin - sürekli çok güzel anarım (!) - elinde geçirip psikolojim darmadağın olmuştu , fiziki şiddette görüyorduk ama verdiği psikolojik hasarın yanından bile geçemez bu manyağın yaptıkları , küçük olduğumdan ve bizi tehdit edip sakın söylemeyin demesi ve saflığımızdan dolayı evinizde de benim kameralarım var yaptıklarınızı biliyorum deyip daha da korkuttuğundan ve benim saflığım inanmamdan - aferin bana - kimseye söylemeden iki yıl boyunca her gün korka korka okula gittim . Şimdi yeni yeni fark ettim o dönem sürekli hastaydım ama abartmıyorum , her gün hastaydım . Bütün bunlar psikolojikmiş , okuldan kaçmak için psikolojik hasta ediyormuşum kendimi - ayy kıyamam bana - .
Bu kadının manyaklıklarını nasıl anlatsam yeterli olur bilemiyorum , çünkü sosyopat derken hiç şaka yapmıyordum , istediği olmadığından hırstan kendini kıpkırmızı hale sokup sonra bayılan bir ruh hastası , üstüne birde beni siz bayıltınız diye küçücük çocukları psikolojik bir çöküntüye sokacak kadarda manyaktı . Bir keresini beni okuldan eve kadar gizlice takip edip , kapıma dayanıp, bu kız gerizekalı deme cüretini gösterecek kadarda salak ve insanlardan nefret edip hayatlarını mahvetmeyi amaçlamış bir ruh hastasıydı . Kendimi beğenmiş gibi gözükmek istemem ama çocukken yaşıtlarımdan daha zekiydim - baya öyle oldu ama neyse artık hhahahha- , hayatımda ilk defa biri bana bunu demişti ki , manasını bile bilmiyordum bu kelimenin ve gelip bunu güya öğretmen olması gereken nefret dolu bir sosyopat yapıyordu . Şimdi bu sosyopatın, manyaklıklarını anlatmaya devam etsem asla bitiremem , sadece bana yaptığı şeyler bile iki cilt kitap eder .
Hayatımın sadece iki yılında olsa da psikolojimi mahvetmeye yetip , etkisini uzun yıllar çekmiştim , eğitimden , öğretmenlerden , insanlardan her şeyden nefret etmiştim , hatta yıllar sonra bir yerde karşılaşmıştım , çok korkunç bir andı benim için , abartmıyorum donup kalmıştım , kıpırdayamıyordum , kusmak istiyordum , gelip bana sarılmaya çalışmıştı , anneme dönüp Saliha en iyi öğrencimdi demişti - manyağa bak - , kafa pırıl pırıl tabi , yoksa bir insan bu kadar kendisi ile çelişkide olamaz yani , ben o anda ne yapacağımı bilemez haldeyim ama bir anda koşmaya başladım ve oradan uzaklaştım , aradan en fazla üç-dört yıl geçmiş ama halen etkisinden kurtulamamıştım manyağın , ona karşıda koşmam ilk ve tek tepki olarak kaldı tabi , yiyorsa şimdi çıksın bakim karşıma , höyttt sonradan görme Adanalıyım ben hayatını karartırım onun . Neyse bu sosyopat manyağın yüzünden, terapiler almam gerekti , yaşattıklarının etkisinden kurtulmama tam bir tarih bile verebilirim ergenlikle bunu atlattım ben - tam tersi olması gerekmez miydi ? - , ne terapi ne de başka şeyler işe yaramayınca ben dedim ki , aslanım Saliha kendini bu manyağın etkisinden tek bir kişi kurtarır o da sen , kendine gel ve geldim çok ilginçtir - hahahhaha - .
Hayatımdaki psikolojik zararlarından başka zararları oldu tabi , okuldan nefret ettim , eğitimden iğrendim - ki halende değişmedi bu - , kitaplara , yazmaya düşman oldum . Yazmak ve okumak çok iddialı olmasın ama benim iki tutkum , ne oldu nasıl oldu da bu düşmanlık yerini dostluğa bıraktı , o da başka bir rezalet aslında - hahahahha - , ikinci sınıftayım psikolojim darmaduman , insanlara zaten küsmüşüm, hiç arkadaşım kalmamış, o yaşlarda arkadaş gruplarında birinin liderliği ile hareket edilir , bu zat-ı muhteşem (!) ne derse diğerleri de salak salak bunu dinlerler , bu grubun lideri de (!) bana gıcıktı hep zaten , sonrada eline fırsat geçti beni tamamen kovdurttu - olayın salaklığı hahaha - üstüne birde güya en iyi arkadaşım sandığım kişi bana o yaşta kazık atmış - yazıklar olsun hahahaha - , bu kazıkçıların yaşı yok cidden niysiiii bu konuya girmeyelim . Ben baya yalnız kalmışım , çevremde arkadaş namına kimsem kalmamış - hainnnlerrrr - , içimde Yeşilçam itilmiş kakılmış çocukları , köşelerde sırtını dönmüş hüzünlü klipler çekiyor , Sezercik gibiyim resmen .
' Hep okumayı severdim ' demeyi isterdim ama öyle bir şey mümkün değildi ne yazık ki , eğitim sisteminin en ruh hastası olduğu , kafa dağıtmak için sıra dayağı çeken sosyopat öğretmenlerin , psikolojik hasar verebildikleri ve kimsenin hiçbir şey yapamadığı o dönemin son mağdurlarından biri olarak , öyle bir okul hayatı içinde okumayı sevmem söz konusu dahilinde bile olamadı hatta bırakın okumayı sevmeyi , okumayı bile ruh hastası birinci sınıf öğretmenime olan nefretim ve öfkem yüzünden normal yaşıtlarımdan çok çookkkk sonra sökmüştüm .
Hayatımın en ama en iğrenç iki yılını - ki 6 yaşındayım bu sırada - bir sosyopat öğretmenin - sürekli çok güzel anarım (!) - elinde geçirip psikolojim darmadağın olmuştu , fiziki şiddette görüyorduk ama verdiği psikolojik hasarın yanından bile geçemez bu manyağın yaptıkları , küçük olduğumdan ve bizi tehdit edip sakın söylemeyin demesi ve saflığımızdan dolayı evinizde de benim kameralarım var yaptıklarınızı biliyorum deyip daha da korkuttuğundan ve benim saflığım inanmamdan - aferin bana - kimseye söylemeden iki yıl boyunca her gün korka korka okula gittim . Şimdi yeni yeni fark ettim o dönem sürekli hastaydım ama abartmıyorum , her gün hastaydım . Bütün bunlar psikolojikmiş , okuldan kaçmak için psikolojik hasta ediyormuşum kendimi - ayy kıyamam bana - .
Bu kadının manyaklıklarını nasıl anlatsam yeterli olur bilemiyorum , çünkü sosyopat derken hiç şaka yapmıyordum , istediği olmadığından hırstan kendini kıpkırmızı hale sokup sonra bayılan bir ruh hastası , üstüne birde beni siz bayıltınız diye küçücük çocukları psikolojik bir çöküntüye sokacak kadarda manyaktı . Bir keresini beni okuldan eve kadar gizlice takip edip , kapıma dayanıp, bu kız gerizekalı deme cüretini gösterecek kadarda salak ve insanlardan nefret edip hayatlarını mahvetmeyi amaçlamış bir ruh hastasıydı . Kendimi beğenmiş gibi gözükmek istemem ama çocukken yaşıtlarımdan daha zekiydim - baya öyle oldu ama neyse artık hhahahha- , hayatımda ilk defa biri bana bunu demişti ki , manasını bile bilmiyordum bu kelimenin ve gelip bunu güya öğretmen olması gereken nefret dolu bir sosyopat yapıyordu . Şimdi bu sosyopatın, manyaklıklarını anlatmaya devam etsem asla bitiremem , sadece bana yaptığı şeyler bile iki cilt kitap eder .
Hayatımın sadece iki yılında olsa da psikolojimi mahvetmeye yetip , etkisini uzun yıllar çekmiştim , eğitimden , öğretmenlerden , insanlardan her şeyden nefret etmiştim , hatta yıllar sonra bir yerde karşılaşmıştım , çok korkunç bir andı benim için , abartmıyorum donup kalmıştım , kıpırdayamıyordum , kusmak istiyordum , gelip bana sarılmaya çalışmıştı , anneme dönüp Saliha en iyi öğrencimdi demişti - manyağa bak - , kafa pırıl pırıl tabi , yoksa bir insan bu kadar kendisi ile çelişkide olamaz yani , ben o anda ne yapacağımı bilemez haldeyim ama bir anda koşmaya başladım ve oradan uzaklaştım , aradan en fazla üç-dört yıl geçmiş ama halen etkisinden kurtulamamıştım manyağın , ona karşıda koşmam ilk ve tek tepki olarak kaldı tabi , yiyorsa şimdi çıksın bakim karşıma , höyttt sonradan görme Adanalıyım ben hayatını karartırım onun . Neyse bu sosyopat manyağın yüzünden, terapiler almam gerekti , yaşattıklarının etkisinden kurtulmama tam bir tarih bile verebilirim ergenlikle bunu atlattım ben - tam tersi olması gerekmez miydi ? - , ne terapi ne de başka şeyler işe yaramayınca ben dedim ki , aslanım Saliha kendini bu manyağın etkisinden tek bir kişi kurtarır o da sen , kendine gel ve geldim çok ilginçtir - hahahhaha - .
Hayatımdaki psikolojik zararlarından başka zararları oldu tabi , okuldan nefret ettim , eğitimden iğrendim - ki halende değişmedi bu - , kitaplara , yazmaya düşman oldum . Yazmak ve okumak çok iddialı olmasın ama benim iki tutkum , ne oldu nasıl oldu da bu düşmanlık yerini dostluğa bıraktı , o da başka bir rezalet aslında - hahahahha - , ikinci sınıftayım psikolojim darmaduman , insanlara zaten küsmüşüm, hiç arkadaşım kalmamış, o yaşlarda arkadaş gruplarında birinin liderliği ile hareket edilir , bu zat-ı muhteşem (!) ne derse diğerleri de salak salak bunu dinlerler , bu grubun lideri de (!) bana gıcıktı hep zaten , sonrada eline fırsat geçti beni tamamen kovdurttu - olayın salaklığı hahaha - üstüne birde güya en iyi arkadaşım sandığım kişi bana o yaşta kazık atmış - yazıklar olsun hahahaha - , bu kazıkçıların yaşı yok cidden niysiiii bu konuya girmeyelim . Ben baya yalnız kalmışım , çevremde arkadaş namına kimsem kalmamış - hainnnlerrrr - , içimde Yeşilçam itilmiş kakılmış çocukları , köşelerde sırtını dönmüş hüzünlü klipler çekiyor , Sezercik gibiyim resmen .
Böyle bir dönemde sokağa çıksam , bir tek köpekler kovalar o kadar bende evde durmaya başladım ama aşırı sıkılıyorum , sonra masada bir şey gördüm , yarı ağırlığımda bir kitap , ama muhteşem çizimler var içinde , sayfalarına tek tek bakıp olayları anlamaya çalışıyorum ama tabi anlamıyorum, dedim yapacak başka şey yok mecbur bunu okuyacağız . Bir yandan da , gururuma yediremiyorum tabi , en nefret ettiğim şey olduğunu söylemişim , asla kitap okumam restleri çekmişim ama uçarı kaçarı yok meraktan ölüyorum , bir başladım okumaya sonrada bırakamadım , ondan sonrada her anım o kitapla birlikte geçti . Dışarı çıksak eve dönmek için dakika sayar oldum , eve gidiyim de kitap okuyum diye, çünkü çok sevgili arkadaşım canım kitaplarımla buluşacaktım .
Hayatımda ki en büyük dönüm noktam sanırım bu kitap oldu , içinde doğu edebiyatının ustaları, Mevlana , Beydeba , Sadi , Keykavus ağırlıklı olarak çok güzel kıssalar yazılı , çok büyük ve kapsamlı bir kitaptı . Ben kendime dair, gerek karakter , gerek düşünce gelişimine dair ne kaptıysam , bu kitaptan aldığım şeylerle başladı , tohum küçükken atılır bu olsa gerek , üstüne ne ağır kitaplarla haşir neşir oldum ama bu kitabın bıraktığı etkinin yanından bile geçemedi . Bu kitaba bağlılığım çok uzun sürdü , orta okula giderken bile dönem dönem yanımda taşımak zahmetine rağmen okurdum.
Altıncı sınıfta , Türkçe öğretmenim görüp , istemiş okumuş ve her ders yanımda getirmemi , ders sıktığında yada zaman arttığında bana, hadi Sadi den bir yer oku , Mevlana dan bir yer bul da oku keyiflenelim derdi . Topluluk içerisinde okuma korkum , sahne ve konuşma korkumu o yıl bu sayede yenmiştim . Bu öğretmenim gerçekten benim saygıyla andığım sayılı öğretmenlerimdendi , insani bir yaklaşıma sahip ilk öğretmenimdi , her zaman beni destekleyip , özgüven aşılamış , yazmaya sürekli teşvik edip , kısa sürelide olsa okula gitmeyi işkence halinden çıkarmıştı . İşte eğitimci böyle olmalı , yıkmaya değil yapmaya çalışmalı , destek vermeli , özgüven vermeli , kesinlikle özgüven problemlerimi bu öğretmenim sayesinde aşmaya başlamıştım , umuyorum böyle gerçek eğitimcilerimiz artar .
Ahh ne diyordum , kitaplar evet , bu kitap dışında çok sevdiğim kitaplarım daha oldu tabi , Tübitak 'ın çıkardığı bilim dergileri ve kitaplarından okumadığım yoktur mesela , yenileri çıksın diye sabırsızlıkla beklerdim . Çizgi roman sevdiğim bir dönem oldu , ama korkunçluları değil sevmiyordum onları , mesela ' Arı Maya ' bayılırdım ona , çok güzeldi , bir kitapçı vardı oradan kiralardım , her tür kitap vardı , harikulade bir yerdi , her oradan dönerken tonla kitapla çıkardım , taşıyamazdım ama ben taşıyacağım diye inat ederdim , duygulandım resmen , ağlayacağımmm . Sonra ne oldu bilmiyorum oraya uzun süre gidemedik sonra bir daha da o kitapçıyı bulamadık , resmen hayatımın en hüzünlü anıydı , o kitapçı sanki bir rüyaydı , hani Miyazaki animeleri olur ya, onlar gibi hissettirmişti , gerçek mi değil miydi bilemezsin ama çok mutlu olursun aynen bu his .
Yaaa işte böyle böyle , yıllar geçti görünüşte arkadaşım yoktu , ay bir dakika düzeltmem lazım ben arkadaş kullanmıyordum - baya salakmışım, oww yeahh aferin şimdi çok cool oldun hahaha - , ama hiç yalnızlık çekmedim daha doğrusu yalnız değildim , o yıllar hayatımda boyunca uğraşsam da okuyamayacağım kadar kitap okudum , o yılların kattıkları ile ayakta durabiliyorum ve sanırım yine etrafımda kimse kalmasından da korkmuyorum , çünkü her zaman benim daimi dostum kitaplar beni bekleyecek bunun bilincindeyim ama şimdi tabi ki dostlarım için de şükürler olsun - okur biri şimdi , hiç atar çekemem , seviliyorsunuz ciğerlerimm 😂 - . Öff şimdi , yalımın kütüphanesinden kitap seçip , boğaz bakan bahçemde kahve içerken kitap okumayı sevdim filan desem ne güzel olurdu ama elden gelen bu , biraz zavallı biraz sürünmeli bir hikaye ama olsun , idare ediverin artık 😂.
Hayatımda ki en büyük dönüm noktam sanırım bu kitap oldu , içinde doğu edebiyatının ustaları, Mevlana , Beydeba , Sadi , Keykavus ağırlıklı olarak çok güzel kıssalar yazılı , çok büyük ve kapsamlı bir kitaptı . Ben kendime dair, gerek karakter , gerek düşünce gelişimine dair ne kaptıysam , bu kitaptan aldığım şeylerle başladı , tohum küçükken atılır bu olsa gerek , üstüne ne ağır kitaplarla haşir neşir oldum ama bu kitabın bıraktığı etkinin yanından bile geçemedi . Bu kitaba bağlılığım çok uzun sürdü , orta okula giderken bile dönem dönem yanımda taşımak zahmetine rağmen okurdum.
Ahh ne diyordum , kitaplar evet , bu kitap dışında çok sevdiğim kitaplarım daha oldu tabi , Tübitak 'ın çıkardığı bilim dergileri ve kitaplarından okumadığım yoktur mesela , yenileri çıksın diye sabırsızlıkla beklerdim . Çizgi roman sevdiğim bir dönem oldu , ama korkunçluları değil sevmiyordum onları , mesela ' Arı Maya ' bayılırdım ona , çok güzeldi , bir kitapçı vardı oradan kiralardım , her tür kitap vardı , harikulade bir yerdi , her oradan dönerken tonla kitapla çıkardım , taşıyamazdım ama ben taşıyacağım diye inat ederdim , duygulandım resmen , ağlayacağımmm . Sonra ne oldu bilmiyorum oraya uzun süre gidemedik sonra bir daha da o kitapçıyı bulamadık , resmen hayatımın en hüzünlü anıydı , o kitapçı sanki bir rüyaydı , hani Miyazaki animeleri olur ya, onlar gibi hissettirmişti , gerçek mi değil miydi bilemezsin ama çok mutlu olursun aynen bu his .
Yaaa işte böyle böyle , yıllar geçti görünüşte arkadaşım yoktu , ay bir dakika düzeltmem lazım ben arkadaş kullanmıyordum - baya salakmışım, oww yeahh aferin şimdi çok cool oldun hahaha - , ama hiç yalnızlık çekmedim daha doğrusu yalnız değildim , o yıllar hayatımda boyunca uğraşsam da okuyamayacağım kadar kitap okudum , o yılların kattıkları ile ayakta durabiliyorum ve sanırım yine etrafımda kimse kalmasından da korkmuyorum , çünkü her zaman benim daimi dostum kitaplar beni bekleyecek bunun bilincindeyim ama şimdi tabi ki dostlarım için de şükürler olsun - okur biri şimdi , hiç atar çekemem , seviliyorsunuz ciğerlerimm 😂 - . Öff şimdi , yalımın kütüphanesinden kitap seçip , boğaz bakan bahçemde kahve içerken kitap okumayı sevdim filan desem ne güzel olurdu ama elden gelen bu , biraz zavallı biraz sürünmeli bir hikaye ama olsun , idare ediverin artık 😂.