İlginç bir belgesel izledim , gerçi tam belgesel miydi ona da tam emin değilim , dizi değildi , reality Show değildi , gezi programı da değildi , kısaca bir garipti , belki bir belgeselimsiydi , yada belgeselin çıtır haliydi diyebilirim . Sıkı bir belgesel izleyicisi olarak buna tam olarak belgesel diyemem - yazar burada ne kadar entelektüel bir birey olduğuna dikkat çekmek istedi , hahahaha - ama ben izlerken çok keyif aldım . Bu arada en büyük hayallerim arasında belgesel yönetmek olduğunu söylemiş miydim ? Ama klişe bir belgesel olsun istemem , çok ilginç bir konusu olsun isterim , yakın gelecekte mümkünatsız gibi dursa da bir gün elbet olur - Allah'ım amin - .
Neyse ne işte bu belgeselin yapımcısı ve sunucusu olan , Yeni Zelandalı Gazeteci , David Farrier abimiz gerçekten de çok ilginç bir belgesel konusu bulmuş , dark tourism , yani kara turizm . İlk duyduğumda saçma sapan şeyler çıkarmayın , kara turizm ne ya , diye baya düşünmüştüm sonra tatillerde başıma gelen saçma olaylar gözümün önünden film şeridi gibi geçti ve bana bu tabir baya mantıklı geldi varan 1 , varan 2 , fakat gerçekte dark tourismin manası David abimizin tanımıyla ; ' İnsanların sıradan şeylerden kaçındığı küresel bir akım . Bunun yerine savaş alanlarında , felaket bölgelerinde ve diğer tuhaf yerlerde tatil yapıyorlar . İlgimi çeken şey çılgınlık , dehşet ve ölüm ( manyak , ruh hastası seni ) . '
Yani bu manyaklar , hayatları çok sıkıcı olduğundan , dünyanın en tehlikeli ve manyak yerlerine gidip hayatlarını tehlikeye atan insancıklar - Allah akıl fikir versin- . Baya amaçlarını sorguladım bu gardaşlara diyebileceğim tek şey , ne manyaklar var , tövbeler olsun . Düşünsene eğlence için gittikleri yerlerde , insanlar ne acılar çekiyor yada çekmiş , ama bunlar eğlenmek için oralara gidiyorlar . Özelliklede savaşa gitmelerine mana veremiyorum , geçmişte yaşanmış bir şey değil , insanlar halen orada aktif olarak acılar yaşarken , bu manyak, ruh hastaları gelmiş insanların acı çekmelerinden keyif alırcasına , savaş alanlarına tatile gidiyorlar , bu nasıl bir sosyopatlıktır . Neyse efenim işte bu hayattan tat alamamış manyak insancıkların gitmek istedikleri, korku dolu , ürkütücü ve çoğu zaman manasız yerlere kara turizm (!) adı vererek gittikleri yerlere giden ve niye buralara gitmek istiyor bu insanlar diye düşünüp duran onları anlamaya çalışan gazeteci abimizin belgeselidir bu belgesel - ama ben bu abide de o manyaklığı gördüm , saklamaya çalışsa da gördüm hehehe- .
Her bölüm bundan daha da anormal bir yere gidemez desem de gitti , her bölüm daha da acayip bir mekan buldu - bir iki bölüm hariç - . Ama anormallik konusunda birinciliği Amerikanlar aldı ki , pekte şaşırmadık , aşırılıklar ülkesi ne bekliyoruz ki . Gerçekten kanla beslenen vampirleri mi ararsın , yoksa ünlü psikopat bir seri katilin kadın fanlarını - bunlar incelenmeli işte , tövbeler olsun - . Latin Amerika da çok iyiydi , Pablo Escober 'ın eski evlerine gitmesi incelemesi sonra eski adamını bulması , ki bu adamda şuanda youtube yıldızıymış , hhahahahha şaka gibi , sonra ölüler günü , ruh çıkarma ayinleri izlemesi - ki buna inananları izlerken istemsizce çok güldüm , David abimizde gülmekle ağlamak arasında bir gitti geldi hahaha - bunları çok büyük ilgiyle izledim . Japonya çok ürkütücüydü , yani adamlar gezi için Fukuşima kazası sonra yasaklanan bölgeye boyunlarında radyasyon ölçerlerle kalpleri ağızlarında dolaşmalarına cidden mana veremedim , ölücek gidiceksiniz ne işiniz var orada . Ha birde dünyada en merak ettiğim dış dünyaya izole bir ülke olan Türkmenistan'a gittiği bölüm çok büyük beklenti içindeydim ama hiçbir şey olmadı sadece başkenti gezdi bu kadar , yani oradan ne malzeme çıkardı fakat hiçbir şey olmadı .
Çakma Escober ve David abimiz hahaha |