Yeni bir şey öğrendiğimde eğer beni çok şaşırtırsa , heyecandan titrerim , ellerim buz kesilir , sanki Sibirya da ıssız bir arazide bırakılmışım gibi , parmaklarımı hissetmeyecek kadar üşür , karnım ağrır , şekerim düşer ve aşırı derecede terlerim , böyle peşimden bir mahalle boyunca köpek kovalamış gibi - ve şuanda da yazı yazdığım için aşıııırrrııı heyecanlıyım , ellerim titriyor sürekli yanlış yazıyorum , sonumuz hayır olsun - . Bunun nedenini hep merak ettim ama herhangi bir mantıklı sonuca varamadım .
İşin kötü tarafı bu anormal boyuttaki heyecan olayı sadece bir durum ile ortaya çıkmıyor , öyle saçma şeylere heyecanlanıyorum ki artık yorucu olmaya başladı . Bir arkadaşım mutlu olduğunda yada heyecanlanınca iştahı kapanıyor , bu nerenin heyecan türü bacım , hiçbir zaman anlamıyorum bu durumu ve AAAAASSSSSLAAAAAA da anlamayacağım . Yemek candır yaaaa , canım yemek, Allah'ım sana şükürler olsun , iyi ki yemek yemeği seviyorum .
Off aslında ben başka bir şey anlatacaktım ama yine böyle saçmalamaya başladım , çünkü saçmalamak hayatımın amacı - büyük vizyon sahibiyim - . Neyse ne efenim , benim anlatacağım şey , annemin bir yıldır hatta belki de daha da uzun süredir ama ben farkında olmaya bilirim , entel akımlarına kendini kaptırdı - hahahaha - , yani işte bio enerjidir , ne bileyim , hastalıkların psikolojik sebepleri falaaaann filan . Başta hiçbir şekilde olayı ciddiye almazken ve sürekli gırgır geçerken , beni de zorla araştırmalarına ortak etmeye başladı ve birde bakmışım , arkadaşlarımın auralarına bakıyorum - işte böyle yamulursun , Saliha efendi - .
Neyse annem olayı daha da ciddiye alıp, eğitimlerde aldı ve her ders sonunda benimle oturup ders tekrarı yaptı - bu cümleyi nasıl ciddiye alabilirim , hahhhaha - ve bende her şeyleri böyle böyle ezberledim . Annemi çalıştırken - hahhahha - öğrendiklerim beni o kadar şoke etti ki , kimi zaman uyuyamadım , uyuduğumda da öğrendiklerimi kabus olarak gördüm . Şimdi anlatmak istediğim o kadar çok şey var ki ama zaten düşük bir çenem olmasından kaynaklı ve de sadece tek bir şey anlatırken bile çok fazla konuşmamdan hepsini nasıl anlatırım hiçbir fikrim yok o yüzden beni en çok etkileyenini anlatacağım . Psikolojik sorunların , travmaların , hastalıkların , fobilerin, depresyonun , anksiyetenin , takıntıların ve benzeri şeylerin hepsinin nedeni bizim nesiller önce yaşamış , hiç görmediğimiz ailemizden geçermiş. Onların psikolojik yükünün yıllar sonra katmerlenerek taşırmışız . Niyeeee ama niye diye çok sorguladım , benim derdim bana yetiyor birde kaç yüz tane insanın psikolojik yükünü taşıdığımı bilmek birkaç gün beni bunalımlı bir halde gezdirdi . İnsan miras deyince köşkler yalılar bekliyor , ama gerçekte miras olarak travma mı bırakıyorlar yani - çok teşekkürler gerçekten - .
Ve bu beni dehşetler içinde bırakan durumu öğrenince birçok şey daha şeffaflaştı . Küçükken aşırı bir mükemmeliyetçilik ve obsesifliğim vardı . Ve gerçekten el kadar çocuğun bunları nerden kaptığı çok büyük bir merak konusuydu . Mükemmeliyetçilik hayatınızı en kısa yoldan berbat etmenin bir numaralı yoludur . Sürekli mükemmel olmak için aşırı bir stres içinde olursunuz , kendinizi yıpratır da yıpratırsınız ve başarısızlık korkusu bütün bedeninizi kaplar , bir işi yaparken başarısız olmaktan yada tam mükemmel yapamamaktansa hiç yapmamayı tercih edersiniz , o zaman gerçek bir başarısız korkak olursunuz . İşin birde şu yönü var ki mükemmellik takıntınız sosyal hayatınız yakıp yıkar , çünkü karşınızdaki herkesi mükemmel istersiniz ve kimse mükemmel değildir . Biz insanız , aciziz , hata yaparız bu gayet normal bir durum , hakeza karşımızdakilerde öyle .
Bu illetin kaynağını ise, ilk defa bu yıl çözdük , aile sırlarımı anlatamayacak olsam da, en az 5-6 nesil önce , gerçekten çok ağır bir olay yaşanmış ve bu travmadan sonra kaç nesil mükemmeliyetçilik ile boğuşup durmuş . Mesela çok basit bir örnek vereyim , anneannem yemek yaparken , yemeği birkaç dakika unutup fazla kızarttı ama onun tepkisi sanki ciğerini sökmüşlerde ortada kalmış gibiydi , ben nasıl böyle bir şey yaparım diye söylendi durdu , nasıl morali bozuldu nasıl bunalıma girdi inanamazsınız ve bu ruh hali en az iki gün devam etti , bir türlü moralini düzeltemedik . Bu kadar basit bir şeyde bile böyle karalar bağlıyorlar düşünün ve ben kendimi bu lanetten tamamen olamasa da yavaş yavaş kurtardım . Ama nasıl ben bile emin değilim .
Baba tarafından dedem çok cool biriydi 10 yıl onunla yaşamam bende olumlu - olumsuz çok etkileri oldu . Ve büyük ihtimalle onun o halleri beni geçte olsa etkilemişti, bana aşırı bir özgüven aşılamıştı mesela , hep aşırı yaramaz çocukların olduğu yerlerde yaşadım ama kimse bana bir şey yapamazdı çünkü dedemden çok korkarlardı , bu beni çok güvende hissettirirdi . Yada bir şeyleri yapabileceğime beni o inandırmıştı . Ama benim kendimi aşma kararı almam onun vefatından sonraydı , babamın işi için gittiğimiz Amerika da insanları gördükçe o kadar şaşırdım ki , o kadar farklı bir alemdi ki , insanlar ne istiyorsa onu yapıyorlar , kendi istedikleri kişi oluyorlardı ve diğerleri de birbirini yargılamıyorlardı . Kimse kimseye bir şeyler ispatlamaya çalışmıyor , nasıl rahatsa ve mutluysa öyle yaşıyordu .
Mesela bir kadın görmüştük , pantolonun paçaları uzun , biz olsak en pahalı ve nam salmış terziye götürüp kısalttırırız ama o kadın , bir adet paket lastiği ile onu tutturmuştu , inanılacak gibi değil dimi ? Bunu değil yapmak asla düşünemem bile , düşünce başım ağrır yani o derece. Ama hanım ablamız hop şipşak iki dakikada halletmiş öyle ne güzel bir şey ya , kafan aşırı rahat . Amerika da yaşayan Türklerle konuşup bu duruma olan hayretimizi anlatınca , üniversitede okuyan bir Türk hanım , bende Türkiye de ipek eşarp takmama rağmen burada , okula giderken tülbent takıyorum demişti . Türkiye de asla nasıl rahatsa öyle yaşamıyorlar , tatile döndükleri anda eski zorlu hallerine dönüyorlardı . Ama düşünüyorum da bir kızın , üniversiteye giden bir kızın , instagirl şeklüllü şüküllü şallarından değil de tülbent taktığını , o kıza yaşatılacak psikolojik baskıyı , başarıları , karakteri , zekası, yerine kılıfına göre yargılanacağını . Ama niye ?
Ve ben ergenlik dönemi buhranları ve bu beni dumura uğratan durumlar sonucunda , ben ne yapıyorum dedim ve kendimi durdurmaya karar verdim , rahatlamaya ve öz benliğime kavuşmaya çalıştım . Ve Allah'a sonsuz şükürler olsun ki bu illetten büyük oranda kurtuldum , etkileri halen sürmüyor mu ? Elbette ve maalesef ama kendimi olumlu telkinler ile bu lanetten kurtarmaya çalışıyorum , her gün kendime olumlamalar yapıyorum , insanları olduğu gibi kabul etmeye çalışıyorum , insanları değiştirmeye çalışmak gibi kendimi ve başkalarını yıpratan şeylerden uzak duruyorum , bir şeyi istediğim gibi yapamayınca moral bozmuyorum , elimden gelen buymuş diyip teskin oluyorum, aciz olduğumu hata yapabileceğim gerçeğini kabulleniyorum ve aynı şekilde karşımdakilerinde hata yapabildiğini kabulleniyorum ve hayat o zaman gerçekten mükemmel oluyor .
Ama güzel ülkemin , güzel insanlarının bu mükemmeliyetçilikten ne zaman vazgeçeceğini bilmiyorum , ne zaman rahatlayacaklarını , ne zaman mutluluğu başka şeylerde aramaktan vazgeçeceklerini bilmiyorum , ülkem adına da dualar ve olumlamalar yapıyorum ve belki bütün bir millet öylede olmasa da ailemin olumlu değişimleri , yine dostlarımın ve çevremin böyle ümit verici değişimleri beni ziyadesiyle ümitvar ve mutlu kılıyor , darısı tanımasam da orda burada , sokaklarda , metroda gördüğüm omuzlarında mükemmeliyetçilik yükünü taşıyanlara demek istiyorum ve yine neyle başla neyle bitiriyorum diye düşünecekken , mükemmeli arama akışına bırak mottomu hatırlıyor ve rahatlıyorum .
Not : Kalıtsal travmalar ile ilgili bir şeyler yapmak , öğrenmek , kurtulmak isteyenler mutlaka , ' Seninle Başlamadı 'yı okusunlar , çok ısrar ediyorum .
İşin kötü tarafı bu anormal boyuttaki heyecan olayı sadece bir durum ile ortaya çıkmıyor , öyle saçma şeylere heyecanlanıyorum ki artık yorucu olmaya başladı . Bir arkadaşım mutlu olduğunda yada heyecanlanınca iştahı kapanıyor , bu nerenin heyecan türü bacım , hiçbir zaman anlamıyorum bu durumu ve AAAAASSSSSLAAAAAA da anlamayacağım . Yemek candır yaaaa , canım yemek, Allah'ım sana şükürler olsun , iyi ki yemek yemeği seviyorum .
Off aslında ben başka bir şey anlatacaktım ama yine böyle saçmalamaya başladım , çünkü saçmalamak hayatımın amacı - büyük vizyon sahibiyim - . Neyse ne efenim , benim anlatacağım şey , annemin bir yıldır hatta belki de daha da uzun süredir ama ben farkında olmaya bilirim , entel akımlarına kendini kaptırdı - hahahaha - , yani işte bio enerjidir , ne bileyim , hastalıkların psikolojik sebepleri falaaaann filan . Başta hiçbir şekilde olayı ciddiye almazken ve sürekli gırgır geçerken , beni de zorla araştırmalarına ortak etmeye başladı ve birde bakmışım , arkadaşlarımın auralarına bakıyorum - işte böyle yamulursun , Saliha efendi - .
Neyse annem olayı daha da ciddiye alıp, eğitimlerde aldı ve her ders sonunda benimle oturup ders tekrarı yaptı - bu cümleyi nasıl ciddiye alabilirim , hahhhaha - ve bende her şeyleri böyle böyle ezberledim . Annemi çalıştırken - hahhahha - öğrendiklerim beni o kadar şoke etti ki , kimi zaman uyuyamadım , uyuduğumda da öğrendiklerimi kabus olarak gördüm . Şimdi anlatmak istediğim o kadar çok şey var ki ama zaten düşük bir çenem olmasından kaynaklı ve de sadece tek bir şey anlatırken bile çok fazla konuşmamdan hepsini nasıl anlatırım hiçbir fikrim yok o yüzden beni en çok etkileyenini anlatacağım . Psikolojik sorunların , travmaların , hastalıkların , fobilerin, depresyonun , anksiyetenin , takıntıların ve benzeri şeylerin hepsinin nedeni bizim nesiller önce yaşamış , hiç görmediğimiz ailemizden geçermiş. Onların psikolojik yükünün yıllar sonra katmerlenerek taşırmışız . Niyeeee ama niye diye çok sorguladım , benim derdim bana yetiyor birde kaç yüz tane insanın psikolojik yükünü taşıdığımı bilmek birkaç gün beni bunalımlı bir halde gezdirdi . İnsan miras deyince köşkler yalılar bekliyor , ama gerçekte miras olarak travma mı bırakıyorlar yani - çok teşekkürler gerçekten - .
Ve bu beni dehşetler içinde bırakan durumu öğrenince birçok şey daha şeffaflaştı . Küçükken aşırı bir mükemmeliyetçilik ve obsesifliğim vardı . Ve gerçekten el kadar çocuğun bunları nerden kaptığı çok büyük bir merak konusuydu . Mükemmeliyetçilik hayatınızı en kısa yoldan berbat etmenin bir numaralı yoludur . Sürekli mükemmel olmak için aşırı bir stres içinde olursunuz , kendinizi yıpratır da yıpratırsınız ve başarısızlık korkusu bütün bedeninizi kaplar , bir işi yaparken başarısız olmaktan yada tam mükemmel yapamamaktansa hiç yapmamayı tercih edersiniz , o zaman gerçek bir başarısız korkak olursunuz . İşin birde şu yönü var ki mükemmellik takıntınız sosyal hayatınız yakıp yıkar , çünkü karşınızdaki herkesi mükemmel istersiniz ve kimse mükemmel değildir . Biz insanız , aciziz , hata yaparız bu gayet normal bir durum , hakeza karşımızdakilerde öyle .
Bu illetin kaynağını ise, ilk defa bu yıl çözdük , aile sırlarımı anlatamayacak olsam da, en az 5-6 nesil önce , gerçekten çok ağır bir olay yaşanmış ve bu travmadan sonra kaç nesil mükemmeliyetçilik ile boğuşup durmuş . Mesela çok basit bir örnek vereyim , anneannem yemek yaparken , yemeği birkaç dakika unutup fazla kızarttı ama onun tepkisi sanki ciğerini sökmüşlerde ortada kalmış gibiydi , ben nasıl böyle bir şey yaparım diye söylendi durdu , nasıl morali bozuldu nasıl bunalıma girdi inanamazsınız ve bu ruh hali en az iki gün devam etti , bir türlü moralini düzeltemedik . Bu kadar basit bir şeyde bile böyle karalar bağlıyorlar düşünün ve ben kendimi bu lanetten tamamen olamasa da yavaş yavaş kurtardım . Ama nasıl ben bile emin değilim .
Baba tarafından dedem çok cool biriydi 10 yıl onunla yaşamam bende olumlu - olumsuz çok etkileri oldu . Ve büyük ihtimalle onun o halleri beni geçte olsa etkilemişti, bana aşırı bir özgüven aşılamıştı mesela , hep aşırı yaramaz çocukların olduğu yerlerde yaşadım ama kimse bana bir şey yapamazdı çünkü dedemden çok korkarlardı , bu beni çok güvende hissettirirdi . Yada bir şeyleri yapabileceğime beni o inandırmıştı . Ama benim kendimi aşma kararı almam onun vefatından sonraydı , babamın işi için gittiğimiz Amerika da insanları gördükçe o kadar şaşırdım ki , o kadar farklı bir alemdi ki , insanlar ne istiyorsa onu yapıyorlar , kendi istedikleri kişi oluyorlardı ve diğerleri de birbirini yargılamıyorlardı . Kimse kimseye bir şeyler ispatlamaya çalışmıyor , nasıl rahatsa ve mutluysa öyle yaşıyordu .
Mesela bir kadın görmüştük , pantolonun paçaları uzun , biz olsak en pahalı ve nam salmış terziye götürüp kısalttırırız ama o kadın , bir adet paket lastiği ile onu tutturmuştu , inanılacak gibi değil dimi ? Bunu değil yapmak asla düşünemem bile , düşünce başım ağrır yani o derece. Ama hanım ablamız hop şipşak iki dakikada halletmiş öyle ne güzel bir şey ya , kafan aşırı rahat . Amerika da yaşayan Türklerle konuşup bu duruma olan hayretimizi anlatınca , üniversitede okuyan bir Türk hanım , bende Türkiye de ipek eşarp takmama rağmen burada , okula giderken tülbent takıyorum demişti . Türkiye de asla nasıl rahatsa öyle yaşamıyorlar , tatile döndükleri anda eski zorlu hallerine dönüyorlardı . Ama düşünüyorum da bir kızın , üniversiteye giden bir kızın , instagirl şeklüllü şüküllü şallarından değil de tülbent taktığını , o kıza yaşatılacak psikolojik baskıyı , başarıları , karakteri , zekası, yerine kılıfına göre yargılanacağını . Ama niye ?
Ve ben ergenlik dönemi buhranları ve bu beni dumura uğratan durumlar sonucunda , ben ne yapıyorum dedim ve kendimi durdurmaya karar verdim , rahatlamaya ve öz benliğime kavuşmaya çalıştım . Ve Allah'a sonsuz şükürler olsun ki bu illetten büyük oranda kurtuldum , etkileri halen sürmüyor mu ? Elbette ve maalesef ama kendimi olumlu telkinler ile bu lanetten kurtarmaya çalışıyorum , her gün kendime olumlamalar yapıyorum , insanları olduğu gibi kabul etmeye çalışıyorum , insanları değiştirmeye çalışmak gibi kendimi ve başkalarını yıpratan şeylerden uzak duruyorum , bir şeyi istediğim gibi yapamayınca moral bozmuyorum , elimden gelen buymuş diyip teskin oluyorum, aciz olduğumu hata yapabileceğim gerçeğini kabulleniyorum ve aynı şekilde karşımdakilerinde hata yapabildiğini kabulleniyorum ve hayat o zaman gerçekten mükemmel oluyor .
Ama güzel ülkemin , güzel insanlarının bu mükemmeliyetçilikten ne zaman vazgeçeceğini bilmiyorum , ne zaman rahatlayacaklarını , ne zaman mutluluğu başka şeylerde aramaktan vazgeçeceklerini bilmiyorum , ülkem adına da dualar ve olumlamalar yapıyorum ve belki bütün bir millet öylede olmasa da ailemin olumlu değişimleri , yine dostlarımın ve çevremin böyle ümit verici değişimleri beni ziyadesiyle ümitvar ve mutlu kılıyor , darısı tanımasam da orda burada , sokaklarda , metroda gördüğüm omuzlarında mükemmeliyetçilik yükünü taşıyanlara demek istiyorum ve yine neyle başla neyle bitiriyorum diye düşünecekken , mükemmeli arama akışına bırak mottomu hatırlıyor ve rahatlıyorum .
Not : Kalıtsal travmalar ile ilgili bir şeyler yapmak , öğrenmek , kurtulmak isteyenler mutlaka , ' Seninle Başlamadı 'yı okusunlar , çok ısrar ediyorum .