Gözlemler , Gözleme , Gözlememe

22:31:00

  Durup baktığım yerden hayat o kadar garip geliyor ki , en çokta insan psikolojisi garip bu noktada , özelliklede Türk toplum psikolojisi tamamıyla bir sosyo patolojik vaka - umarım bu tanımı doğru yerde kullanmışımdır , hahahaha - . Geçmişten gelen toplum travmalarının izlerini ve çeşitli sonuçlarını bugün toplumun her kesiminde görememek işten bile değil . İnsanları oturup , hareketlerini , konuşmalarını vb. şeylerini incelemek ve anlam vermeye çalışmaya çalışmak  - asla mümkün değil ama - artık günlük hayatımın bir parçası oldu . 


  Böyle diyorum ama sanılmasın ki ben harika bir psikolojide muhteşem , hüper , süper bir insancığım - tabi ki de  muhteşem biriyim ehüü ama konu bu değil hahahaha - . Benim psikolojim ölmüş ama toprak atanım yok . Kendime de uzaklaşabileceğim en uzak mesafeden bakmaya çalışıyorum . Kendimi izledikten bir süre sonra eleştirdiğim toplumun hareketlerini ve psikolojik dürtüleri tarafından ele geçirilmiş halde görüyorum . 


  Türk halkının özellikle son 2 yüz yıldır yaşadıkları toplu travmaların , toplum psikolojisinin nedeni açıklar nitelikte . Mark Wolynn ,' Seninle Başlamadı ' da şöyle der ,


' Ailemizdeki bireyler dayanması zor travmalar yaşadığında , suçluluk veya keder hissettiği zaman , algılanan duygular çok yoğun olabilir ve kontrol edebilecekleri veya çözebilecekleri boyutun ötesine geçebilir . Bu insanın doğasıdır ; acı çok büyük olduğunda , insanlar ondan kaçınmaya başlar. Ancak duygularımızı engellediğimiz zaman , bilmeden bizi doğal olabilerek serbest bırakmaya götürebilecek olan gerekli iyileşme sürecine engel oluruz.
  
  Bazen acı kendini ifade edebilecek veya çözüme kavuşabilecek bir yol bulabilene kadar saklı kalır . Bu ifadeler genellikle bir sonraki nesilde bulunur ve açıklaması zor belirtiler halinde yüzeye çıkabilir . ' 

  Bu paragrafta bahsi geçen travma kaynakları aileler olsa da bütün bir ülkenin toplumunda benzer psikolojik sorunlar olmasının nedeni kendimce yakın tarihimizin arkasındaki hüzün , zorluklar , ayrılıklar - mübadele - , savaşlar , yönetim değişimleri , darbeler , siyasi çalkantılar , sağ sol kavgaları , idamlar vb. gerçekten de küçümsenemeyecek kadar büyük olaylar olarak görüyorum . En basit olaylar bile üstü kapatılıp yüzleşmeyince nesiller boyu taşınan bir travmaya dönüşürken , bu kadar ağır şeyler yaşayan bir millet asla yaşadıklarını bastırması ve asla yüzleşmemesi şimdi büyük toplumsal dev bir sorun yumağı haline gelmesine yol açmıştır . 


  Atalarımızın psikolojik sorunlardan kaçmaları ve bunu ayıp addetip hakkında bile konuşmaması da bence bizim psikolojiden öcü gibi korkmamıza en büyük nedenlerinden  . Psikoloğa asla gidemeyip , gidenlerin ayıp bir şey yapmış gibi gitmeleri , gizlemeleri ve bunu duyan kişilerin psikoloğa giden kişiyi yoğun bir ilenç altına alması , yanlış bir şey yapmışta bedelini ödüyor gibi hissettirmeleri hep bu sebebe bağlıyorum . 

  Hatta şöyle ki , tip 1 diabet olduğum için gittiğim genel kontrollerde doktorum bana , ' tip 1 diabetlerin psikolojik destek muhakkak almaları lazım , şekerini dış etkilerin , stresin , etkileyip bozmaması lazım , hastalığına sahip herkesin gitmesi lazım , seni niye hiç göndermemişler ? Seni psikiyatriye yönlendiriyorum ' dedi . Bende bu olayı anneanneme anlatıyordum ki , anneannem aşırı bozuldu ' kendi gitsin o !!! ' diye kızdı . Aynı şekilde ben konuşma arasında başkalarına anlatınca yine ailemin büyük fertlerinin , niye böyle bir şeyi anlatıp kendimi ' deli ' yerine koydurduğum ile ilgili bir nutuk dinledim . Onların nezdinde gerçekten de büyük bir ayıptı bu , aileden birinin onların düşüncelerinde 'deli' (!) olması kabul edilemez bir olaydı , bir an Türk dizisi fon müziği girip , töre bunu gerektiriyor , o ailenin adını kirletmiştir , deyip beni vuracaklar sandım hahhaha .


  Şakası bir yana yüzleşmekten korktuğumuz duygularımız ve kalıtsal aile travmalarımız bizim topluğumuzun modern zaman problemlerinin  başını çekmekte . Joseph Campbell'in kendime motto haline getirdiğim  , ' Girmekten korktuğunuz mağara , aradığınız hazineyi barındırır ' sözünü derken ki haklılığını bir kez daha görüyorum  .

 

  Not : Aslında bu yazıda yazmak istediğim , gözlemlediğim toplumsal psikolojik problemlerdi ama sadece konuya girmem bile bu kadar sürdü , bende bunu naçizane, haddime olmayarak bir seri olarak yazmaya karar verdim .

You Might Also Like

18 yorum

  1. Serinin devamını merakla bekliyorum! :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ayyy yani ben bende bekliyorum ne yalan söyleyim :D şu sıralar yoğun geçiyor pek vaktim olmuyor :(

      Sil
  2. Sorunlarımızla yüzleşip ve bir şekilde onları kabul edip hayata devam etmek gerektiğini çıkartım ben bu yazında. Ayrıca son paragrafta yer alan Joseph Campbell'in sözünü çok beğendim. Defterime yazacağım. ^-^

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sorunlarla yüzleşme ilk aşaması kendi nezdimde de en zoru , insan kabullenemiyor :D

      Sil
  3. campbell e söyle kendi gitsin o mağarayaaa :)

    YanıtlaSil
  4. Konu başlığında gözlemeyi görünce hemen atladım ama bambaşka bir konu çıktı ya :D

    Şaka bir yana çok beğendiğim bir yazıydı, özellikle psikoloğa giden insanların deli gözüyle bakılması tamamen saçmalık.
    Bizim okuldaki rehberlik hocası aynı zamanda çok iyi bir psikologtu, kliniği bile vardı. O yönden çok şanslı hissediyordum kendimi. Ben de topluluk önünde konuşma fobisi hakkında bir gün hocamla konuştum , imdr terapisi uyguladi bana. Ders sırasında cagirdgi için randevuları hep resim, beden gibi derslere getiriyorduk, geride kalmamam için.
    İşimizin erken bittiği de oluyordu, sonra derse dönüyordum ben de. "Hocam rehberlikteydim" deyip derse girerdim, sınıf arkadaşlarım da bana garip garip bakardı , ahahahahaahahah :D He annem evet kafayı yedim ondan gidiyorum , kaldı ki kafayı yiyip de gitsem ne olacak, çok olağan bir şey bu. Nasıl bedenimiz hastalanıyorsa ruhumuz da hastalanabilir, bundan normal bir şey yok. Ama işte insanlara anlatsak da hala asamadik milletçe bunu.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ayyyyy çok sinir bir durum yaaaa , bende ortaokulda rehberlik hocasının yanına gidiyordum , gerçi ben zorla gidiyordum , çünkü çokta iyi değildi baya takıştığımı hatırlıyorum , bana olumludan çok olumsuz etkisi çoktur ,neyse beni de derste çağırıyordu döndüğümde herkes bana soruyordu ne oldu deli miymişsin diye , ya bari benim neslim aşmış olsa şu durumu :D
      bedenen hasta olduğunda bile hatalıymışsın gibi yapıyorlar ki , ben ilk tip 1 diabet teşhisi konduğu zamanlar bir teyze bana , üzülme kızım belki sende evlenirsin , neeeeee teyze ne diyon diye bağırmak istemiştim hahahah , yani 16 yaşımda hiç bunun derdine düşmemiştim , ilginç bakış açısıyla savaşıyoruz :D

      Sil
    2. Ayy çok güldüm teyze ne alemmiş yaaa :D
      Teyzem biz sağlığımızın derdindeyiz sen neyin peşindesin :P

      Emdr olacak o terapinin adı yanlış yazmışım. Ne tuhaf bir şeydi o terapi, kadın beynimi yıkadı bildiğin :D

      Bir de çok çok geçmiş olsun.

      Sil
    3. Ay sorma -.- işin komik tarafı o teyze sonra beni evlendirmeye çalışmıştı ahahahahah :D

      Sil
    4. Maşallah kısmetin açık demek ki Saliha abla :) Baksana hastaneye gidiyorsun hayat sana nelerle geliyor ahahaha :D

      Sil
    5. Hııı sorma -.- millet deliye muhtaçtır ben akıllıya normal bir tane insan yok çevremde hahaha :D

      Sil
  5. Saliha, psikolojim ölmüş de toprak atanım yok deyince çok üzüldüm şimdi. Bu yaşta dükkanı kapatmasan iyi olurdu. Ha bir de bu hareketli resimleri nereden buldun acaba? Benim yazılara uyar mı?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aslında o işin şakasıydı ama :D
      Gifleri ben tumblr dan buluyorum ama gooogle görsellerde vb yerlerde de var :D

      Sil
  6. Salo sen baya gelisimci olmussun cay demlede konusalim be kardeşim valla okuyunca iyi geldi yaniii

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. heheeheheh ne sandın , gelişemeyen gelişimci , çünkü Türkiye de yeterince yoktu ülke nüfusundan fazla gelişimci var ülkede :D ama çay olar ^^

      Sil

//]]>