Pages

18 Mart 2020 Çarşamba

Pan'ın Labirenti İnceleme

  2020 … Bu yıla girerken hedefimin haftada bir yazı yazmak olması ironisi haahhaha . Bütün olan olaylar , gündemler varken yazmak hiç içimden gelmedi maalesef ve iğrenç bir kısır döngü içinde elim klavyeye bile gitmedi  . Ta ki arkideşim Kübra Nur , bana şöyle bir film izledim çok iyi , sırf bunun için blog açıp yazarım diyene dek , tabi bende ampuller yandı bedava yazı fırsatı yakaladım diye , nolarsın bana yaz diye yalvardım , bir saat sonra da bana yazısını hazırlayıp gönderdi , yani bundan hızlısı THY , ben sadece şu girişi yazıp gif koymak için oturduğum halde kaç saat oldu oyalanıp duruyorum , yazıklar olsun . Bu sayede ilk misafir yazarımı da almış oldum , yakın arkideşimin yazması benim için ayrı bir mutluluk  ,arkadaşım diye demiyorum ama kalemi , düşünce dünyası çok güzeldir Kübra'nın  , zaten sürekli sende yazsana , çok güzel yazıyorsun desem de pek ikna edebildiğim söylenemez , belki sizde bir iki sıkıştırma yaparsanız bu blog dünyasına güçlü bir kalem kazandırırız . Son olarak , yeniden Kübra Nur 'a çokça tişikkir ediyor -resmen hayatımı kurtardı ahahaha - ve ben artık çekilip Kübra'nın enfes yazısı ile başbaşa bırakıyorum .


  Selamlar, selamlar, selamlar..

  Bir misafir olarak edebimle girer yazımı yazar ve çıkarım. Değerli arkadaşcığıma bana bu tertemiz bloga kapılarını açtığı için teşekkür eder falan böyle..
Neyse giriş kısmı hep en zorudur Saltcik uygun görmezse siler .. Çünkü boynumuz kıldan incedir ev sahibemize. Değerlimiss.

  Belki de ağlanacak halimize kâh güldüğümüz, kâh endişe duyduğumuz garip(!) bir zamandan geçiyoruz. Evlerimizde kendimizle vakit geçirmekten sıkıldığımız vakitlerde "ne yapsak?" telaşesi ile kitap okuyor, film izliyor, ailemizle daha çok sohbet ederken buluyoruz kendimizi. Hepimiz kültürlü bireyler olarak alnımızın limon kolonyalı akıyla çıkacağızdır diye ümit ediyorum.
Ve çok uzattığımın bilincinde olarak filme geçiyorum.


  2007 yapımı bir İspanyol filmi olmakla ve yönetmeni Guillermo del Toro'dur. Suyun Sesi ( The Shape of Water) ile de tanıdığımız Oscar ödüllü bir yönetmendir.
Pan'ın Labirenti filmiylede,
-En iyi görüntü yönetmeni Oscarı
-En iyi yapım tasarımı Oscarı
Ödüllerini kazanmıştır.

  Hadi buradan başlayalım, görüntü ve tasarım.

  Benim en çok hoşuma giden "büyülü" canavarların bilgisayar yapımı olmamasıydı. Tamam belki biraz oynama vardı tabi ki ama kostüm giymiş oyuncuların sergiledikleri performansı es geçmek istemem. Çünkü çok cesaretli bir hareket ve hiç de gözleri kanatmıyor.
Pan'ın yarı keçi yarı insanımsı tasarımı güzeldi de o ellerinde gözleri olan varlığın tasarımı neydi öyle yaa.. Harikaydı.. Harika. Çok ürkütücü ve EVET yaa işte böyle tasarlanır canavar, dedirtti.


  Ödülleri haketmiş ve ince ince işlenmiş düşünülmüş bir film, soğan katmanları gibi soydukça bir yenisi çıkıyor.

  Ana tema müziği baya iyiydi ve sanırım bir kaç gün mırıldanacağım istemsiz. Çok içine çekiyor ki zaten müzik atmosfere girmeni sağlayan yegane temel unsurlardandır. Bu filmde bu unsur da kaliteli.

  Bu İspanyol baş yapıtı filmin kısa bir özetini yapıp katmanları soymaya başlayacağım kendimce.

  Bir peri masalı ile başlıyoruz..
Peri masalımızın prensesi sarayından kaçmış ve hatıralarını kaybetmiş bir fani olarak kendini dünyada buluyor..

  İspanyol iç savaşından sonrası; küçük bir dağ köyüne, gerillaları yok etmek için kurulan bir kampa gelmemizle devam ediyor hikaye, komutanın oğluna hamile bir kadın ve kızı bu savaşın içindeki kampta yaşamaya çalışıyorlar...


  Savaşın dehşetleri, siyasi göndermeler, büyülü bir peri masalı ve prenses. İşkenceler, ihanetler... Karanlık bir asır.

  Çok birbiriyle çelişen konu başlıkları saydım gibi gelebilir ama bir de filmi izleyin derim.
Gerçekten.
Filmi izleyin.

  Ve sonra şimdi yazacaklarımı okuyun.

  Filmi izlemiş olanlar içindir bu bölüm.

  Ne film izledik bee arkadaşlar....
Bir yandan Ofelia'nin dünyası bir yandan savaşın dehşeti ve birbirine karışan boyutlar..
Hangisi gerçek çözmeye çalıştım durdum film boyunca. Ya büyülü dünya yalan olacaktı ya da bu dünya.. Fakat ikisi de gerçek çıktı. ( Mı?)


  Film boyunca iki taraf da birbiriyle alakalı ilerledi.
Ofelia'nın perileri görmesi ve onları annesine söylediğinde aldığı cevap hepimizin bir dönemini kapatıp, başka bir dönemini açmıştır eminim,
"Onlara inanma yaşını geçmedin mi sence de?"


  Komutanın sert ve psikopat tavırları filmin korku hattını yürütürken, gerillalara yardım edenlerin yakalanma ihtimalleri gerilim hattını yürüttü.

  Bir taraftan işkence sahneleri izlerken diğer taraftan Ofelia'nın peri masalını izlemek...
  NE?
  Gerçekten izlemesi müthiş keyifli değil miydi?
  Kızın tüm bu süreçten farkında olması ama prensesliğini geri kazanma çabası.. Masum bir bakış açısıyla böyle dehşetli bir film izledik... Farklı bir iş.


  Şimdi kendimce soğan katmanlarını soyacağımdır;

  *Ofelia'nın görevleri:

1. Görevi kurumuş ağacın içindeki kurbağayı öldürmek ve anahtarı almak. Kurbağa, aç gözlülüğüyle herkese yuva olan kocaman ağacı kurutmuş ve ondan beslenmiş. Bu bana biraz kaynakları sömüren ve kuraklığa sebep olan ama asla doymayan insanoğlu gibi geldi.. Sizce?

2. Görevi anahtarı kullanmak, masadaki yiyecekleri yemesi kesinlikle yasak.
Sahnede bir ziyafet sofrası var. Çeşit çeşit ve çok zengin bir sofra. Başında ise bir yaratık ama hareket etmiyor yemiyor bile, zararı yok ama kız ne zaman ki bir tanecik üzüm yiyor o zaman delleniyor, saldırmaya başlıyor. Ee, bu da tüm zenginliğine rağmen asla bir kılını bile vermeyen paylaşmaktan nefret eden insanoğlu gibi değil mi? Yemeğine el uzatılınca bazılarımız gibi ;)
Ya da çok zengin olan bir ülkenin kendi kaynaklarını kullanmayıp (kullanmayı bilmeyip) üstüne kimseye hayrının dokunmaması da olabilir.
"Sen de uydur haa, ne alaka şimdi" demeyin.
Yani uymuyor mu? Uyuyor.


3. Görevi masum kanı akıtarak krallığına giden boyutun kapısını açmak.
Fakat Ofelia masum kanı akıtmaktansa prensesliğinden vazgeçiyor... Yani bu koltuk sevdası için üzerine basılan, çiğnenen, harcanan masumlara bir gönderme midir? Bence evet.
Ama meğerse görev, zaten masum öldürseymiş başarısız olacakmış, Ofelia kendini feda etmesini bilince işte o zaman ailesine kavuşuyor ve tahta oturuyor.
Olması gerektiği gibi..

  Ama gerçekten de o son bir rüya mıydı? Gerçekten Ofelia krallığına boyut açtı mı???
Bana sadece ölmüş gibi geldi. O görü ölmeden önceki bir hayal gibi.. Belki de çocukluğumu kaybettiğim için.. Belki de mantıklı olduğum için.. Çünkü hikaye beni peri masallarına inandıracak bir ilerleyişe sahip değildi. Bunlar olurken bir yandan komutanın yaptığı işkenceleri ve savaş gerilimini izliyordum...

  Ama işte burada bir başka soru;
  Hikayede büyülü olayların gerçek dünyayla bir gitmesi...
  Yani o kapı kilitliydi...
  Yani annesi hastaydı ama o adamotu sayesinde iyi oldu..
  Yani büyü gerçekti..
  Yani ölmedi..
  Yani prenses kendi krallığında yüzyıllarca hüküm sürdü..
  Ve çok mutlu oldu...


20 yorum:

  1. Eve tıkıldığımız bu zamanlarda en iyi yazılar bunlar oluyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dimi , filmler , kitaplar ve bloglar tam şu günler için :D

      Sil
  2. Vay beee hahaha saliha hadi yine iyisin :) Bende bu filmden cok etkilenmiştim cok farkli bir dünyası var ve gercekten insanı içine çekiyor.Daha güzel bir anlatım olamazdı ellerine sağlık kübraa:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eehehehe yine şanslıyım , artık bir tanede sen yazarsın hayatem ehüüü :D

      Sil
    2. Evet Saliha'ya hiç açmamamız gereken bi kapı açtık... Ahahaha

      Sil
  3. Benim içinde çok hoş oldu bedava yazı çünkü ehehehe :D bende diyorum sürekli blog aç diye inş ikna ederim artık :D

    YanıtlaSil
  4. Bana bu imkanı sağlayan başta..... diye başlıyomuşum... 😅😅 Bu filme kayıtsız kalamazdım cidden, daha değinmediğim bir çok noktası var filmin. Mesela doktor karakteri. Neyse onlar da bende kalsın. 😜

    YanıtlaSil
  5. Fantastik konulu filmleri izlemeyi severim. Filmin fotoğraf kareleri-belki biraz anlamsız kaçacak- bana Alice Harikalar Diyarı'nı anımsattı. Bu filmi de mutlaka izleyeceğim, teşekkür ederim tanıtımın için. :)

    Bu arada son mim yazımda seni de mimledim, vaktin olup yaparsan çok sevinirim. ^-^

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ay bana da öyle geldi :D
      Tişikkirler geliyorum hemen ^^

      Sil
  6. Spoiler yememek adına alt kısımları atladım efenim önce onu söyleyeyim. Misafir yazar, arkadaşın Kübra'nın kalemine sağlık diyeyim. Filmi çok sevdiği yazım tarzından belli oluyor, beni de merak ettirdi :) Hadi bakalım iyisin ama kendinde yaz lütfen. Kendimden biliyorum zor oluyor ama dizi yorumu, günlük filan yaz rica ediyorum. :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yazıcam bir şeyler ama bir oturamadım başına birde evdeyim niye vaktim olmuyor anlamıyorum :D

      Sil
  7. Merhabaa yazıyı konusuna geçince okumadım ayy önerilerin çok iyi oluyor teşekkürler 😸😸 Kübra Nur'a da teşekkür ederim yarın izleyip gelirim ben 🌝😊

    YanıtlaSil
  8. eveet insta story de demiştindii, kübranur maşallah nefis anlatmış yani doktora tezi gibiiiii :) film de nefis zaten, onun da yazısı tatliş, benziyoi sanaa :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İhihi tişikkirler, bir süre sonra arkadaşlar birbirlerine benziyor ondan mı ki acaba :D

      Sil
  9. Ayyyy~ Teşekkür ederim. Teşekkür. :))

    YanıtlaSil