Pages

28 Mart 2019 Perşembe

Düş Savaşları

  Hani derler ya sistem şöyle sistem böyle , vıdıda vıdı bıdıda bıdı . Hep eleştirilir , bazen kızılır ama kimse protesto etmez , kimse bir şey yapmaz , kimse kılını kıpırdatmaz . Yapmadıkları gibi o sistemin çarklarından biri olurlar, hatta gittikçe büyük bir çarkı olmak için çırpınır dururlar , çırpınır , çırpınır da yaş kemale erince , ben nerede hata ettim der ve yine sistemi suçlar . Eee bir düşün kim bu sistemi yaşatıyor , kim bu sistem için çalışıyor , kim bu sistemin ekmeğini yiyor . Yok olmaz ki , sistem böyle kardeşim , biz ne yapalım , diyor o da cevaben . Haksız mı , bence haksız ama sistem öyle bir hale getirmiş ki , zihinleri , düşünceler yok ama düşünce var .


  Tek bir düşünce var , herkes aynı düşünüyor , yada hiç düşünmüyor ezberci sistem dayatmış saçma fikirleri. Kendi düşünmekten yorulmuş belki de , ya da düşüncelerini yoğurduğunu sanmış ama bir şekilde aynı düşünmeye başlamış . Peki başkaldırsa biri , şehirden köye taşınsa mesela , yada mesela izlemese televizyon , modaya uymasa , almasa o moda dergilerini , pahalı ve globalleşen dev markaların ekmeğine yağ sürme yarışında olan o dergileri almasa ! Peki sevse vatanını , sevse hem de çok sevse ! Bıraksa batı ne yapmış , ne etmiş , batının masallarını ve diline pelesenk ettiği başkasının özenti yaşamını ! Okusa yada , insanlar adedince okusa ve yazsa sonra . Ama en çok okusa ve yeniden okusa , onun bunun demeden okusa , yüz okusa ve bir yazsa . Çocuğunu sevse , öğretse ne doğru ne yanlış ve bırakmasa bu zalim eğitim sistemine masum ve daha doldurulmayı bekleyen beyinleri . Ama önce insanlığı öğretse , insanca yaşamayı , başkalarını da yaşatmayı , insaflı olmayı . Sevse yaratılanı , sevse naif bir çiçeği , görebilse onda ki sanatı , gösterse herkese , içinde aşk olsa .


  Dik durabilse zalimlere karşı , durmasa konuşsa hatta çığlık atsa . Ya da , sussa , evet evet sussa ve koşsa dağlara doğru . Başkaldırsa birileri kimse duymasa da , görmese de , o eleştirdiği sisteme dahil olmasa . Nasıl başkaldırsam , demek gerekli önce , ne yapmalı demeli belki de daha çok . Ben değil , biz demeli bu sisteme karşı , biz sizin batının sistemine karşı koyuyoruz demeli . Sevmeli ama çok sevmeli fakat gerçek sevginin maddede aramamalı , kitabı sevmeli , satırlarda kaybolmalı , rüzgara sarılabilecek kadar cesur olmalı . Hatta öyle sevgi dolu olmalı ki , bir elmayı dahi ve hatta sevmeli . Nazım Hikmet hani ne güzel demiş , yani sen elmayı seviyorsun diye , elmanın da seni sevmesi şart mı ? Değil ama biz seveceğiz hem de çok seveceğiz , yaratılmışı Yaradan dan ötürü seveceğiz . Sevgisizlik kol gezerken ,  yasaklanmış kendini sevgiden sayan ilgiler mantar gibi türerken , sevgimizi koruyacağız mesela . 


  Sonra bir buluta hayret edeceğiz , koca bir nefes alıp bir bulutu uzak diyarlara sürükleyecek kuvvette vereceğiz o nefesi . Sonra sımsıkı sarılıp konuşacağız bir garip ağaçla , bu beton ormanlarınla yalnız ve garip bırakılmış sevgisiz , dostsuz hatta gökyüzü bile esirgenen bir biçare ağaççıkla . Mesela renkli elbiseler giyeceğiz , ellerimizde sepetler ayaklarımız ise özgür olacak çimenlerle , toprakla kucaklaşacak , bir buse konduracak , geldiğimiz ,  doyduğumuz ve geri gideceğimiz o muhteşem kokuluya . 


  Bağırarak şiirler okuyacağız , diriliş şiirleri ;
Ey her depremden sonra biraz daha doğrulan
Herkesin
Veba girmiş bir şehrin hem halkı
Hem seyircisi olduğu bir günde 
Ey düştüğü yerden kalkmaya hazırlanan ülke.

Her damlası bir zafer müjdecisi
Bir posta eri gibi
Yağmur yüzümüze değince
Çıkacağız yola.

Çıkacağız yola
Hesap günü gelince
Yağmur yüzümüze değince
Güneş bir mızrak boyu yükselince. *

  Sonra belki bir anka kuşu görür bizi alır sırtına da götürür kaf dağına , masalların içine, herkesin mutlu olduğu , dağlarda yaşadığı , yeşillerde koşup oynadığı , savaşsız kansız ve Aksa'nın özgür olduğu , mutlu mutlu güneşin altında parladığı , isteyen herkesin ona sarılabildiği bir yere. Ve bizde oradaki masalların içindekilere , burayı masal diye anlatırız da şaşırırlar anlattıklarımıza , gri ev mi olurmuş , gri orman mı olurmuş , insanlar tarlaya gitmeden nasıl yaşarmış , nasıl ya sevgi yok mu muymuş bu diyarda diye ahlayıp vahlarlar . Fark ederiz belki nasıl bir delüzyonun içinde yaşadığımızı .

  Bir kabustan kurtulmak için uyanmak gerekir ama nasıl ? Bu hayatın , bu yüzyılının hayatının bilinmeyeni bu , ' X 'i bulmak sadece matematik işlemlerinde zor değil , hayatın en içinde bile zor , bilinmeyen bir şeyi aramak ne denli büyük delilik işidir . Belki bu kabusun bitmesi için en büyük korkuyu , acıyı yaşamalı insan , kabuslarımdan yüksekten düşerek uyanılır ama bazıları bin kere düşse de ne yok olur ne uyanır , yani bu bir toplum çözümü olamaz , kendini yapamadıklarına karşı zorlamak aniden onu yapıp hayatını alt üst etmek bu kabusu bitirir kimisinin belki ama diğerleri nasıl yapar ? Belki de bir dış kuvvet  kabuslunun kafasına buz gibi su dökmeli . Uyanma için başkasına ihtiyaç duyan biri uyandırılsa bir şey değişir mi ? Değişse neler değişir , bak bu da birer ' X ' . 

  Her gün bir fabrika üstümüzden geçiyor , düşüncelerimiz silip birer format atıyor , kendi doğrusunu yükleyip , birer robot yapıyor , robot diyorum , eskiden olsa kukla derdim  afili olurdu , ama sadece sözü kendisi korkunç, bir kuklacının elinde bir oraya bir buraya sürünmek korkunç olurdu . Hoş şimdi elinde olmadan uzaktan kumandayla yönetiliyoruz , robot oldu yeni kukla , kuklacı halen üst akıl olarak yaşamına devam ettiriyor , kimse bir şey fark etmeden , halinden memnun olduğunu sana sana her gün birer çarkmış gibi bu sistemi idame ettiriyorlar , ettiriyoruz … 



*Diriliş Saati \ Erdem Bayazıt

8 yorum:

  1. Düşündürücü ve ilgi çekici bir yazı olmuş. Ah bu sistemm :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ahhhh ki ne ahh yada bir ah çeksem karşıki dağlar yıkılır :D

      Sil
  2. ah yaaaa çok çok güzel yazmışsın her zamanki gibi. seni okumak nasıl büyük bir mutluluk yaa. bu yazını koycam bloguma bi ara :) google plus kapanınca okuma oranı düştü demişsin, bi arkadaşımız daha dedi bunu, olabilir herhalde, plus ile blogları dolaşmak daha kolaydı gibi yani, ama biz burdayız yine tatlı blog çevremizle, bize bişi olmasss :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tişikirler deep , asıl senden böyle güzel yorumlar almak büyük bir mutluluk :D
      Evet benim yazılarıma okuma hep Google+ dan geliyormuş galiba baya düştü :( Pekte umurumda değil aslında ben birileri için yazmıyorum kendim için yazıyorum ama aniden düşünce insan ister istemez üzülüyor yaa :D

      Sil
  3. Kitap dolu blogları seviyorum... :)
    Ben de beklerim,

    YanıtlaSil
  4. heidi iyi geldi bana bu ilginç sert sarsıcı yazıyı okurken...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Heidi büyüse o da sert olurdu galiba :D

      Sil